Deli Gömleği

yeniden başlayan bi hikayem var artık.... yeni güne yeniden merhaba demeye... belki eksik belki yarım ondan gelen.... ama benim temiz,saf,aşk dolu kalbim var ona giden.... belki inançsız belki güvensiz ... biz olmayı hak edicek bi seyler varsa eger hayatınızda durmayın ne olursa olsun ikinci bi şansı verin onlara..... ..... zafer yazıları yazmıycam zafer parçalarıda paylaşmıycam benim yeni sayfam zafer degil emek olsun bu sefer emegimnde karşılıgı olmazsada canı sagolsun olursada canı sagolsun....

Sevgilim, sana bu notu bir psikiyatri koğuşunun iyi kilitli odalarından birinden yazmıyorum. Bu notu diye başlayan bu notu da yazmıyorum aslında. Anlatmak istemiyorum. Ben sana yazmıyorum. Hem sen kimsin ki sana yazayım. Yazlık bir güneşin cilt yakan, terleten sıcağında, bir kaç damla soğuk kadar vücuduma dokundun, hepsi bu. Sana yazmıyorum şuan, yazsaydım eğer bilirdim...

Kovsan ne fark eder, ben saklı değildim zaten. En bilindik yerindeydim hayatın, Adım Aşk’tı.. Ezberleyemedin.!

Bir mahsende saklanmış gibi bekletilmiş ve hiç duyulmamış kokun burnumda, Akıyorsun damla damla üzerime... Ben biliyorum, bana bulaşınca oluyor bu... Tenime karışınca terin, Başım dönüyor! Güzel kokuyor sokaklar...

küllerinden doğan anka kuşu: Şöyle yazılmıştı aşk üzerine   Yangın halinde yasak çıkış kapısı   Gökyüzüne de şunlar yazılmıstı   Yanılıyorsunuz buradan gidilmez   Ve geceye de şunlar yazılmıştı.   Gecenin üzerine hiçbir şey yazılmamıştı. rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...   kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.   derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.   ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep b

bazen yanında ister insan ne olursa olsun huzur vermek ister kopamaz yapamaz ne yaşasada kopamaz yalan dolan bunlar dünya nimetleri dünya ganimetleri ise huzur sevgi ilgi alaka bunlar sonsuz olursa her insan tekrar dogar yeterki istesin yasamak için sebepleri olsun benim sebeplerim var yaşamak için o, içtiğim sigaram,rakım şarkılarım huzurm... huzur kendini güvende hissettiğin yerdedir.... olmak istediğin yerdeysen bana bi ışık yolla... sana dünyaları veriyim... sana kendimi veriyim... sana evreni veriyim.... hersey sende bitiyor... hadi durma bana bi ışık yolla

Bugün ordada Cumartesi mı? Sende beni benim gibi .....

Ne olur söyleyin sevenler bana  Ayrilmak kanunmu ask kitabinda  El ele tutusup gülmeden daha  Terk etmek kanunmu ask kitabinda  Ümitlerim kirildi bitti  Hayallerim yikildi gitti  Bu dert beni benden etti  Sevdim, sevdim bak ne hale geldim  Her seven sonunda düsüyor derde  Bu ask kitabinin yazani nerde  Bir asik inandi çok sevdi diye  Terk etmek kanunmu ask kitabinda  Ümitlerim kirildi bitti  Hayallerim yikildi gitti  Bu dert beni benden etti  Sevdim, sevdim bak ne hale geldim  Ne hale geldim,gelmez olaydım,gelmez olaydım.

Kimin hayatını yaşıyorsun sen? Kendininkini mi? Öyle mi? Hep mi? Dursan baksan şimdi ne kadar kendin kaldın bu hayatta? Kendinde ne kadar sen varsın? Dursan baksan şimdi, kendini ikna ede ede ne kadar yol gittin kendinden? "Olması gereken b u" diye, "Hayatın zaten pek fazla numarası yok" diye? "Zaten daha ne olacaktı?" diye... "Burası iyi, güvenli" diye diye diye diye... Ne kadar yol gittin kendinden kendine hikayeler anlata anlata? Düşünsene, o hikâyelerle ne kadar çok zaman oyalandın aslında başkasının olan hayatlarda? Oysa bir gün... Kendine geri yürüyeceksin. Bu yüzden dikkat et de fazla uzaklara gidip geri dönüş yolunu kaybetmeyesin.

Günaydın duymamak, yeni bir şey daha öğrenmemek için tüm sesleri bir çift kulaklığının ardına gizleyen yalnızlar. Sabah kahvaltını es geçip, sigara ve çay eşliğinde anılarını örtmeye çabalayanlar günaydın. Günaydın umutlarını uykuya, günün kalanının abartısına yerleştirip kaybolanlar. Var olmanın anlamlılığını bağıranlara hayretle bakıp, küçük dilini yutmamak için zahmet edenler günaydın. Günaydın içinde küçüldüğümüz büyük şehirler. Meydanlar, kaldırımlar, parklar günaydın. Günaydın her geçen dakika içimi biraz daha işgal eden yaşayamama hastalığı. Vazgeçmenin adının kazanmak olacağı, o beklediğim an günaydın...

dedimya bugun yeni gün diye zor oldu ama yaptım  adanayı hayatımdan cıkardım yalan dolan attıgm mesaj onun sinirli haline kat kat yetti veee buyuk son bi aşkta böylece biter ... baska carem yoktu kopamazdım yoksa onun damarına basıp yapmalıydım bunu bile bile ben yanında oldukca huzurlu olamıycaktı karışıcaktı bu yuzden bu oyun en iyisiydi en dogrusuydu.....

o şarkıydı aşk anlatan sözcüklerin kölesi olmadan çekti ciğerim duman duman son sigarasından, dayanmıştı daha da dayanırdı ama ne gerek vardı hiçbirini seçemedi sonunda kelimeleri önüne yayınca bazen aynı değildi iki aşkın hikayesi arada ışık yılları vardı karşıdandı akıntı belki de her şey bitince bir şey başlardı ama o hiç konuşmadı sadece baktı kadın ağlar erkek bakar kadın duyar erkek duymaz kadın sorar erkek susar kadın gider erkek içer

Bir delinin mal beyanı  1- Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen 2- Gökyüzünde bir bulut 3- Bitlis'te beş minare 4- Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili 5- Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı 6- Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü 7- Palandökende bir palan, iki döken 8- Kastamonu'da üç kasto 9- Üç fay hattı 10- Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma 11- Dünyada mekan 12- Ahirette iman 13- Denizde kum 14- Uzayda yerçekimsizlik 15- Bir çuval gazoz kapağı 16- Bir kibrit kutusu sigara izmariti 17- On sekiz saç biti 18- Biri İngilizce 6 adet küfür 19- Yirmi tane boş naylon poşet 20- Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht 21- Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün 22- Uç ayrı parkta, üç ayrı belediyeye ait, üç ayrı banka reklamlı bank 23- Bir ayakkabı çekeceği 24- İki büyük taş kütlesi 25- Bir adet ağaç gölgesi 26- Üç kuş kanadı sesi 27- Bir sürü kedi, köpek 28- Bir Marmara

Sokaklar sakin geceler karabasan Ellerim titrer Kim bu ben mi kim bu susan Ne soran var ne bilen Sebebim yok bana kıyan Erkeğim sendin Vazgeçtim  Rüya lardan Beni sevmezsen yağmurları sev Bulutlar ağlasın sen gül güneş doğsun yeniden Gidiyorum gözüm yaşlı Hatıran har yüreğime Sen sev yağmurları Yağmurlar yağsın üzerime Gidiyorum gözüm yaşlı Ah yine  yol  yol üstüne Sen sev yağmurları Yağmurlar yağsın yüzüme...

-Kapilmaya kapildim onu geç sen ama ayarindayim sorun yok dedim ya sana çok uzun zaman oldu birinin bana senin dokundugun gibi dokunmadigi sadece bende kal benim ol istiyorum biliyorum çok sey istiyorum ama istiyorum -Sen istemezsen bitmez istediginde bitisi sikintili olur ama biter ama olay sende biter -Ben sana bulastim bi kere küçük seytan -Seni seviyorum -Kokun uzak bana canim istiyor seni -Hayat biz olalim bi zahmet -Onaylamak ne kelime sana tapiyorum gunesim benim -Iste bu benim sevgilim -Ben neden seni bu kadar çok seviyorum -Elimi birakirsan senin belanla ask yasarim -Senin durmanin anlami büyük öyle dusunme ikimiz birlikte ayaga kalkip birlikte meydan okuyacaz hayata -Farkinda degilsin ya da fark etmek istemiyorsun ama biz karisali oluyor baya -Eger seni öptüysem aklimda en ufak bi suphe olmadan içimde en ufak bi tereddüt olmadan sikinti yoktur -Özledim seni -Küçük çocuk kadar tatlısın -Evet o degilde bu çocuk halinle sevişmek istedi canım -Seni

herkes hayatında bir kez kumar oynar ve inanır bende oynadım inanarak oynadım belki ve elimde patladı yapılacak bişi yok ....    bugun yeni gune yeni yeniden basladım arkamda bıraktıgım maraş adana ikilisini umursamadan... yeni hayat yeni evren yeni maceralar.... anı yaşarım hayatı umursamadan içimdeki çocugun cenazesi vardı dün ona gittim 10 yaşındaki bir kız çocuguydu o masum savunmasız biraz korkusuz birazda deli anı anını tutmayan çok guzel bi kız çocuguydu senelerdir uyudugu uykusundan uyandırılırdı 20eylülde okadar guzel seyler yaşadıkı uyandıgına hiç pişman degldi o 1,2,3,4 sadece dört gun yaşayabildi.... Şimdi çok uzak bir hatıra gibi  O yaşadığımız  Boynumda  bilmece  gibi bir düğüm  Dört kısa günden bana  Bir garip sızı kaldı  Bir de deli özlemin  Ben senin gözlerinin  Yalan dolan bakışlarını bile sevdim  Ben sana bir annenin  Evladına duyduğu hisleri besledim  Ben senin bal gözlerinde  Dört kısa günde bilsen neler neler gördüm  Sahte ile gerçeğin karmaşasın

Anladım, Sen ölüm içindin. Ondan buradaydın. Gelmiştin, geliyor gibi yapıp, Gelmiyordun aslında. Ben mutluydum, Yaşıyor gibi yapıp, Aslında ölüyordum...

Ayrılık; Soğuk havalarda odanın sıcaklığına temas eden buharın camda bıraktığı kayganlık ve adını duvarlara yazdığın bir soysuza adamak ölümü vakitli, vakitsiz! Şuan; Haykırsam ödün kopar, Öpsem dudağını, savaş borazanları başlar çıldırmış gibi böğürmeye!

Onun elini hiç tutmadım. Hiç görmedim etiyle buduyla onu! kanlı canlı oturup kahkaha atmadık. Omzumda ağlamadı. Ona bakıp huzur bu demedim. Bir hiçti! Evet, hiçliğin içinde ve gerçekte hiç olmamış, olmayacak biriyle, kendini onun içinde ara rken kaybetmek. Buydu olan. Yalnızsan ve bütün ömrünün bu yalnızlıkla geçecek olduğunu biliyorsan, düşündükçe daha da büyüyor o olmayan sevgilinin, sevginin vücudunda yarattığı sancılar. Onu öldürmek istiyorsun o onlarda. Boğazına sarılıp öpmek ve sonrasında sımsıkı sarılarak kendi vücudunda yok etmek istiyorsun! Boş ver bunları da; beş taş oynar mısın? Yanıtın evet mi... Peki git şimdi beş adet taş bul. Beş taş oynamak için, beş adet taş gerekli... 

Sen yağmurları sevdiğinde ben vazgeçmiş olacağım ... Bu sehir ismimizi bildiginde ben gitmiş olacağım ...al elimi koy kalbine seni son kez duyacağım ... Tanrı bizi sorduğunda ben sessiz kalacağım ...

Bir şeye bağımlıyım, çünkü bu içimdeki boşluğu dolduruyor. Bilgiye, kitaplara bağımlıyım, çünkü bu benim boşluğumu, yüzeyselliğimi, aptallığımı kapatıyor; böylece bilgi olağanüstü önem kazanıyor. Resimlerin güzelliği hakkında konuşuyorum, ...çünkü kendi içimde buna bağımlıyım. Böylece, bağımlılık içimdeki boşluğu, yalnızlığımı, yetersizliğimi gösteriyor ve bu beni size bağımlı kılıyor. Bu bir gerçek, değil mi? Buna ilişkin kuramlar oluşturmaya, buna karşı cıkmaya kalkışmayın. Eğer içimdeki boşluk olmasaydı, yalnız olmasaydım, sizin söyledikleriniz ya da yaptıklarınızla ilgilenmeyecektim. Hiçbir şeye bağımlı olmayacaktım. Boş olduğum ve yalnız olduğum için, yaşamım hakkında ne yapacağımı bilmiyorum. Saçma bir kitap yazıyorum ve bu benim gururumu okşuyor. Dolayısıyla bağımlıyım, ki bu yalnız olmaktan korkuyorum anlamını taşır; içimdeki boşluktan korkuyorum. Bu nedenle, bunu maddi şeylerle, fikirlerle ya da insanlarla dolduruyorum.''

gel şimdi bi ton ilaç yut bumuydu gelecegim nokta neyseki zararın neresinden dönerseniz kardır diyorum. daha beterlerinide yaşadım aşkın ama böyle yüzsüzlüğünü görmedim.... maraşın herseyi ele geçirmesini bırakın ,adananın şerefsizliği diz boyu diz yapılıcak bişi varmı hayır YOK.... sabah kafamın içinde dönen mesaj tirafiği beni iyice delirtmeye yetti, o mesajlar niye siliniyor bana niye gösterilmiyor ne olmus olabilirki daha kötü başıma ne gelebilir.. (bir mesajla geçirdiğim sinir krizlerini saymıyorum) yaramazlık yapmışımda ceza almış gibi hissediyorum kendimi halbuki bi bok yapmadım sadece sevmek dışında... anlatsam buraya olmaz.. sussam gönlüm razı değil... arafta kaldım s.ktiminin şehrinde.. bana yapılırmıydı nan bu... şimdi getirin 70cl rakımı, vodkamı,tekilamı bi 15 şişe anca keser beni yaşadıklarımı unutmamı sağlar en azından bi süreliğine.. benimle oturup içebilirsini ama bi şartla konuştuklarımız içki masasında kalıcak edep adap öyle gerektirir....

Sarılmışım, Öyle böyle değil, Sokmuşum ciğerlerimi içine. Yok yok oluyor bu. Şimdi! Gerçek hepsi. Bir bira daha ver, Bir cimcik at, Karışsın sarhoşluğum acıya. Biliyorum aşk'ın bütün sırrı, yokluğunu düşündüğünde karnında, Göğüs kafesinde, parmak uçlarında oluşan o acı! Sarılmışım, Öyle böyle değil, Kokun ben olmuş... Gülüyorum, Deli gibi değil, Daha çok da severim ki seni...

hiç tanımamışız aslında birbirimizi, hiç merhabalaşmamışız, hiç öpüşmemiş,hiç koyun koyuna uyumamışız, sadece sanmışız. hepsi bu....

bayatlamış 2. el aşk cümlelerini kulağıma fısıldayıp beni baştan çıkarmaya çalışan şu boktan hayata verebileceğim tek sey koca bi hareket çekmek ulaştığınız nirvananın tepesinde içine sıçtığınız hayatıma küfür etmek, yapışkan iç çamaşırlarımı uzatmak!!!! hadi durmayın sarılın muhteşem vucuduma.....

Üzülme sen. Ağlama sakın. Sadece başkasına giderken kapıyı dışarıdan kilitlemen gerekiyordu. Vicdan azabına uğrama,  ben nadir de olsa uğrarım rüyalarına.

cok sey istemedim hayattan hep azla yetindim cokla işim olmadı... beni seveni gönülden sevdim onların işi olmadı yani orta yolda bulusamadık bi türlü... kaybedecegim birsey yok ben bu dunyaya çıplak geldim çıplak gidicem... gitmek için acelem yok daha cok yolum var benim... hastahanede geçirdiğim gecenin ardından günümün güzel gecmesi kadar mutluluk verici degil dünde kalan yaşamıslığım... hep dediğim gibi hayat benimle iyi gecinmek zorundasın...

salak görmedin sana olan askı burada iyileşmek yerine dipsiz kuyulara attın kendini aptal boşan artık alışkanlıgından... bu saatten sonra boşansan ne olur, bi bok olmaz iste.... seni seven tek kadını hayatından elinin tersiyle ittin, bir bomba bıraktın içime ne yutabiliyorum ne cıkarabiliyorum... meger ne cok sevmişim seni ama sen haketmemssin,meger ne aptalmısın ben... neden yaktın beni, söyle niye yaktın beni ,harcadın vicdansız degersizliklere bense el üstüne tuttum seni tüm gecmişimi sildim senin icin gel desen ragzıydım gelmeye bendeki yürek sende olsa ah biraz olsa kendini bukadar kücük düşürmezdın gözümde... bu gece lavanta bahcesindeyim gelip çıkartabilene buyuk ödül vericem... yüreğim yanıyor anlamıyorsun esas olanı göremiyorsun ölüyorum anlamıyorsun... hoşçakall...

niye ben niye ben diyip durmuycam......  nekadarda kolay bu guven kirma hadi bikez yalanlar kandırdın yinemi kandırıcaktın....  onca yasadıgım seyi durustce acıkca anlatmak cokmu zordu ben sana yeterince guven vermemişim demekki yeterince ben olamamısım karsında.... beynim suclu kalbim suclu nasıl olurda boyle bi aşkın peşinden kosusturuyorum hala onun canını kadınlar yaktıysa benim canımı hep aşk yaktı yalan yaktı gucsuz ne istediğini bilmeyen adamlar yaktı.... ya git ne istediğine karar ver öyle gel... yada birdaha karsıma cıkıp canımı yakma......

simdi 15 kahve beni anca kendime getirir... zavallı ben onunla sarılarak uyudugmu zannederken sabah uyandıgımda dikenlinin gelecegini tahmin etmeliydim... ''suprizzzz ben geldim hayatım... dün beraber olamadık(yada ben öyle sanıyorum) ama bugun sen gidene kadar beraberizzz yaşasın...seni ben yolcu edicem....bla bla blaaaa'' lanet kadın.... bana sahte geliyor bunlar ama yapılacak bişi yok buda onların gercegi.... benim gercegime gelince aslında benimkide sahte sanki tiyatro oyunu sergiliyorum en usta şeklinden... son yaşadıgım krizden sonra kendi gercegimden iyice uzaklastım bi hatun yıldönümünü yalnız kutlamamalı ne olursa olsun... bulgar rakısı bu tip durumlarda en iyi icki yanına alacagın kitapta en iyi arkadaş yadaaa bi cizgifilm izlemek cocukca belki ama cizgifilm bana göre hayat demek... konuyu degiştirmeye calıssamda AAAAAAAAAAAAAAAA  kafamdaki düşünceler onunla onun yanında beynimi kemiriyor bu durum ve benim yapabilcegim hicbir sey yok..... elim kolum ba

bu iki adam dehşet ötesi... insanın yüreğindekileri dile aktarırmı bukadar yalın...-65-65

yeni haber bam bam bammmmm.... yine bi arkadaş düğünü anlamıyorumki kıtlıktanmı cıkılıyo bunlar.... hooop hemen söz nışan düğün bu üçleme oluncamı hayat güzel yani....ben daha o güzelliği göremedim yada gösterilmedi kimsenin mutlulugunda gözüm yok haşa yalnız kaderin benle alıp veremediği ne onu merakediyorm? kısmet ''kısmetler'' dediğimiz olay geldimi hayatımda biri varken geliyor ama yalnız kaldım sanki hepsi kanatlanıp ucuyo ya tanrılar benimle oyun oynuyor yada ben gercekleri göremiyorum... bizamanlar bende hevesliydim, ay şuda olsun buda olsun hah bok var oda olsunmu diyesim var artık...

uyku yarı ölüm degilmi ahbap... yaşa öl yaşa öl hergün yaptığımız bu işte.... hep derim sacma sapan rüyalar görüyorum diye hepside anlamsızca parca parca gercek cıkar kazalar,kavgalar,ölümler,nefretler... dün gece gördüğüm rüya okadar aptal ve sacmaydıkı beynimin bana oynadıgı olaylara sasırdım bilinç altına baksana neler dönüyor nan orada... şiddet eğilimim var bu bi gercek sinir hastası bi hatunun öyle aşk rüyaları görmesi beklenemez dogrusu.. ucan havada takla atan arabalar,yan yatan kamyon ve otobusler, mafya vari olaylar,milyonlarca degişik sevgili ucsuz bucaksız bir yaşam bunların içinden hep kötü olanlar gelipte beni buluyor. dün gece gördüğüm rüya biraz sacma birazda hayal etmesi bile güzel olan seylerle doluydu hic tanimadıgım onu özledigm icin muhtemelen aslında isin esas sacmalıgı burda ya... tanımadıgım o.... insanlara tabiki sacma gelir ama ben insan degilim o ayrı hahhahahah türünün tek örnegi muhteşem varlık :D

gitmekmi kalmakmı insan bunun kararını vermeli kalıyorsa gitmeyecek gidecekse kalmayacak cokmu ince bi cizgi bu... taaa marasa niye gider insan onu oraya gitmeye iten veya oraya baglayan ne olabilirki kaldıgı halde niye gitmek ister insan ya özlediğinden ya görmek istediğinden keklemeyelim arkadaşlar birbirimizi bi insan sebebi ne olursa olsun yurdunu terkediyorsa ya aşktandır ya aşktan... orası soguk ama bunu göremez insan kuşlar bile sıcak yerlere göc ederken insan oglu niye aynı yerinde sayar... soguk guzeldir haşa lafım yok bende soguk seviyorum e işte dondurma herturlu dondurmayı yerimde o maraş dondurmasını dilimi kesseler yemem ... gıcıgım bikere şöle ünlü yöresel seylere insanda bagımlılık yapıyor kurtulamıyorlar gerci kendi sınırları dısındaki lezzetleri tatmayanlar fazlaca bagımlı oluyor.... ayar oluyorum böyle gucsun insanlara abi aş kendinii cık kabugundan bak bakalım neler oluyor gör önündekileri ve karar ver surekli dondurmamı yemek istiyorsun yoksa batı mutfagın

Kahve yerine çay var...Gereği yok mânâsız hatırların-peşinden gelen gece yarısı sancılarının...Ki ben zamanın birinde medet ummuştum bir kaç gram telveden...

http://www.youtube.com/watch?v=WHZ9jh7IhkU

ben ve sen içtiğin tekilanın tadında bile ben olmalıyım... bu gece gördüm hissettim ruhumun seninle bir olduguna... inanması güc ama hala yasıyorum seni icimde bi yerlerde ve bugece mutsuzluguma mutluluk ekledin dönüp dolaşıp sana geldim... sözüm vardı kendime sana gitmeyecegim diye ama olmadı yine sendeyim işte ruhunda dudaklarında ickinde.... o masada olmalıydım seninle icmenin keyfine varmalıydım misafirine dönüp demelıydim haklısın belasını arıyor diye... ama sunuda derdim ''sen benden kopamazın'' ... kaç kurtul hadi benden yapabilicekmisin ben senin eksik yanın sen benim bütün hücrem...

Bir varmış bir yokmuş ,uzak ülkelerin birinde, dağların doruklarında güzeller güzeli Dağ Fulyası yaşarmış.Baharın ilk belirtileriyle uzun kar uykusundan uyanır, güneş sıcaklığını iyice hissettirmeye başladığı günlerde tomurcuklanır, yaz boyunca da çiçekleriyle çevresine binbir renkler saçar, kokusu ile, güzelliği ile, güzelliğinden çok o mahçup saf duruşu ile herkesi kendine hayran bırakırmış.  Doğa ananın da en sevgili yavrusu, herşeylerden sakınıp gözettiği en nadide çiçeği imiş bu Dağ Fulyası. En yakın arkadaşı Nergis 'le sıcak yaz günleri boyunca gülüşürler, oynaşırlar, bütün doğayı neşeyle donatırlarmış. Fulyacık Nergis'ini çok sever bir dediğini iki etmezmiş. Elinden gelse tüm dünyasını Nergis'le paylaşmak istermiş.  Nergis de çok güzelmiş ama Fulya'nın saflığına karşı son derece kurnaz, işveli, cilveli, bir kızmış. Fulya'yı çok sever, onunla arkadaşlığını sürdürmek için kendini ona benzetmeye çalışır, ama içten içe de Fulya'nın herkes tarafından