Üstüme alınsam şimdi..
Bir delinin günlüğü gibi mi olur yazdıklarım.
Yoksa gerçekte deli günlüğünü tutan ben miyim..
Bilmem.
Bu dağ nereye dik uzanıyor.

Denize mi, karaya mı?
Bence Ege tarafı burası..
EE ne demek ki bu.
Boşver.
Neyi.
Boşver dedim ya, sorup durma.
Anladım.
Yalancı.
Anlamadım.
Bana ne.
Huysuz keçi.
Öyleyim, istersen git.
Ben gidersen gelirim seni çağırmaya.
Islık çalarım kapınızın önünde.
Çıkmazsan bağırırım.
Zilinize basar kaçarım.
Deli olursun sonra.
Ne yapmak istiyorsun.
Hasta mısın sen..
Evet de, sen doktor musun?
Hayır.
Niye soruyorsun o halde..
Ben giderim, gelirim.
Karışamaz kimse bana.
Karışırsa dibe çöker boğulur.
Sen şimdi ne yap biliyor musun.
Terliklerini giy, televizyonun başına geç.
Güzel güzel otur.
Sıcaktır evin.
Yazılar falan yaz.
Öyle yaşamadığın soğukları da anlatma.
Benim soğuklarım üşütmez, dondurur.
Arkadaşına söyle O da hikâyeler yazsın.
Ben gelir okurum arada..
Kamuraksızlara geri dönüyorum şimdi.
Hoşçakal de sen..
Ben de güle güle diyeyim peşinden.
Hoşçakal.
Güle güle.
Bak ne kadar kolay mış hemen öğrendin..
Son bir şey, nedendir bilmem köşk kelimesinden hep nefret etmişimdir.
Yalı neyse de..
En azından tarihi bir havası var.
Kamuraksızlarda hiçbiri yok.
Ne mi var orada.
Söylemem.
Sır.
Belki bir gün görürsün..
Sırsa nasıl görücem.
Güvenirsem sana paylaşırım sırrımı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FULYA çiçeğinin hikayesi