Ayıplarımı temizleyen suyum, ayıbım değil miydin Sen?
Bir yaramaz çocuk gibi yanlışlar yapıp, tekrar tekrar Sana koşan, koynunda ağlayan Sevgili değil miydim Ben?
Kantarların noksan tarttığını bilen, bu yüzden sevgimi hiçbir kiloya, hiçbir tona katmayan, Beni gerçekten bilen değil miydin Sen?
Cümlelerinle doğan, cümlelerinde ölen, sağanağından korkmayan, her fırtınaya hazır Sevgili değil miydim Ben?
Kim sorular soruyor şimdi Sana, kim bakıyor da yüzüne Sana gülümsüyor ve kim koynunda ağlayan Sevgili oluyor..
Her defasında kan gibi koyu, gece gibi siyah düşlerden kalkan, sigarayı arttırdıkça arttıran, soğukta üşümeyen bir Ben kaldım bıraktığın yerde...
Cümlelerim gelecek zamana çekimlenmiyor Sevgili..
Bu günü de öldürüyorum yokluğunda,
Diyemiyorum Seni özlediğimi, diyemiyorum merak içinde geberdiğimi.
Hayrından ve şerrinden çıkamayan bir saçma adam oldum,
Ve Ben yalanın nasıl söylendiğini halâ bilmiyorum..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FULYA çiçeğinin hikayesi